Sıkça Sorulan Sorular

Avukatlık ücretleri, her somut olaya ve davaya göre farklılık göstermektedir. Avukatlık ücretinin alt sınırı  Türkiye Barolar Birliği’nin her yıl yayımladığı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve davanın niteliğine göre belirlenir. Her dosya, kapsamına ve sürecine göre ayrı değerlendirilir. Avukatın, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen ücretlerin altında bir vekalet ücreti alması yasaktır.

Evet. Dava açmadan önce alınacak bir hukuki danışmanlık, yanlış işlem veya hak kaybı yaşamanızın önüne geçer. Bazı durumlarda dava açmadan çözüm üretmek de mümkündür. Avukattan danışmanlık almadan açılacak hatalı bir dava ya da dava sürecinin uygun şekilde takip edilmemesi telafisi olmayan hak kayıplarına sebep olabilir. Bu sebeple yaşanan her hukuki uyuşmazlıkta alanında uzman bir avukattan destek almanızı öneririz.

Kesinlikle evet. Avukat–müvekkil ilişkisi gizlilik esasına dayanır. Görüşmelerde paylaştığınız hiçbir bilgi onayınız olmadan üçüncü kişilerle paylaşılmaz.

Hayır. Hiçbir avukat davanın sonucunu garanti edemez, etmemelidir. Avukatın görevi, müvekkilin haklarını en etkin ve hukuka uygun şekilde savunmaktır.

Dava dilekçesinin sunulmasıyla birlikte mahkeme dosya açar. Yargılamanın basit ya da yazılı usule tabi olması halinde dilekçeler aşaması tamamlanır. Bu süreçte taraflarca deliller mahkemeye sunulur ya da delillerin mahkemece toplanması talep edilir. Yargılama aşamasında deliller toplanır, var ise tanıklar dinlenir, gerekli ise bilirkişi raporları alınabilir ve sonucunda mahkeme karar verir. Süreç, davanın türüne göre farklılık gösterebilir.

Ancak önemle belirtmek gerekir ki; bu süreçte dilekçeler aşaması, delil sunumu ya da bilirkişi raporlarına karşı beyan süreleri kanunla belirlenmiştir. Yargılama süreci sonunda telafisi olmayan hak kayıpları yaşamamak adına, dava sürecinde mutlaka bir avukattan destek almalısınız.

Evet. Çoğu hukuk bürosu, yazılı veya görüntülü online danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Önver Hukuk Bürosu olarak da müvekkillerimize online danışmanlık hizmeti vermekteyiz.

Evet. Avukatlık hizmeti, uzmanlık ve zaman gerektiren bir meslek olduğu için, danışmanlık da ücret kapsamındadır. Yine danışmanlık için alıcak ücret Avukatlık Asgari Tarifesi Kapsamında her yıl belirlenmekte olup, bu tarifede belirlenen tutarların altında danışmanlık hizmeti verilmemesi gerekmektedir.

Boşanma davası açmak için taraflardan birinin haklı bir boşanma sebebine dayanması gerekir.
Bu sebepler, Türk Medeni Kanunu’nda özel boşanma sebepleri (zina, terk, hayata kast, kötü muamele vb.) ve genel boşanma sebebi (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) olarak düzenlenmiştir.

Evliliğin üzerinden en az bir yıl geçmiş olmalı ve taraflar boşanmanın tüm sonuçlarında (nafaka, velayet, mal paylaşımı vb.) tam olarak anlaşmış olmalıdır. Ayrıca taraflar anlaşmaya ilişkin iradelerini şahsen mahkeme huzurunda beyan etmelidirler.

Anlaşmalı boşanma için hazırlanacak protokol; bağlayıcı bir hukuki sonuç doğuracağından bu süreçte mutlaka bir avukattan destek almanızı öneririz.

Mahkeme, velayet kararını çocuğun üstün yararı ilkesine göre verir. Çocuğun yaşı, eğitimi, sağlığı gözetilir ve ebeveynlerin ekonomik durumu, yaşam koşulları ve çocukla olan iletişimi dikkate alınır.

Evet. Tarafların anlaşması ve çocuğun yararına olması halinde ortak velayet mümkündür.

Ancak bu karar her olayın özel koşullarına göre mahkeme tarafından değerlendirilir.

Mahkeme, tarafların gelir durumu, yaşam standartları, çocuk sayısı ve ihtiyaçları gibi unsurları dikkate alarak nafaka miktarını belirler.

Evet. Ekonomik koşulların değişmesi veya çocuğun ihtiyaçlarının artması halinde, nafaka artırımı davası açılabilir.

Hayır. Boşanma kararı kesinleşmeden taraflar yeniden evlenemez.
Kadınlar için ayrıca 300 günlük iddet süresi uygulanır; bu süre, mahkeme kararıyla kaldırılabilir.

Bu tür özel boşanma sebeplerinin ispatı halinde, diğer eşin kusur durumu dikkate alınmamaktadır. Ayrıca bu özel boşanma sebepleri nafaka, tazminat veya mal paylaşımı kararlarını etkileyebilir. Her olayın kendi delilleriyle değerlendirilmesi gerekir.

Süre, tarafların anlaşmalı veya çekişmeli boşanma yolunu seçmesine göre değişir.
Anlaşmalı boşanma birkaç hafta içinde sonuçlanabilirken, çekişmeli davalar tanık, delil ve bilirkişi süreçlerine bağlı olarak daha uzun sürebilir ancak kesin bir süre vermek mümkün değildir.

Evet. Mal rejiminin tasfiyesi, davası boşanma davası ile aynı zamanda açılabilir. Ancak mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak davalarında karar verilebilmesi için boşanma kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Yine taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin anlaşma yapılması da mümkündür.

Hayır. Terk sebebiyle boşanma, özel boşanma sebeplerindendir ve bazı şartlara bağlanmıştır. Terk sebebiyle boşanma davası açmadan önce noter veya mahkeme aracılığıyla “ortak konuta dönmesi” amacıyla ihtar gönderilmelidir. Bu ihtardan sonra belirli bir süre geçmeden dava açılamaz. Terk sebebiyle boşanma davaları hakkında detaylı bilgi ve danışmanlık almak için iletişime geçebilirsiniz.

İşten çıkarılma durumunda, işten çıkarılmanın haklı ya da geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığı irdelenmelidir. Haklı ya da geçerli bir fesih sebebi bulunmaması halinde işe iade davası veya kıdem–ihbar tazminatı talepleri gündeme gelebilir. İşe iade taleplerinde fesih bildirimini aldıktan sonra 30 gün içinde dava açma hakkınız bulunmaktadır. Feshin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi ve yürütülecek dava süreçlerinde mutlaka bir avukattan destek almalısınız.

Evet. Ücretin zamanında ödenmemesi, işçinin haklı nedenle fesih hakkı doğurur. Fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatil ücreti gibi alacakların ödenmemesi durumu da işçinin haklı nedenle fesih hakkını doğurur. Bu durumda tazminat hakkınız da olabilir.

Bu davalarda iddiaların ispatı ve yargılama sırasındaki süreler önem arz ettiğinden bir avukattan destek almanızı öneririz.

Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) şikayet başvurusu yapılabilir. Ayrıca iş mahkemeleri nezdinde hizmet tespiti davası açarak çalışmanızın tespitini isteyebilirsiniz. Ancak bu davalarda ispat hususu büyük önem taşımaktadır.

Öncelikle durumun SGK’ya bildirilmesi gerekir.
             Ardından, kusurlu işveren veya üçüncü kişilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açmak mümkündür.
             Raporları, tutanakları ve işveren ya da üçüncü kişilerin kusurlu olduğunu ispat edecek delilleri mutlaka saklayın.

            Deneme süresi içinde taraflar sözleşmeyi bildirim süresi olmadan feshedebilir. Bu durumda tazminat hakkı doğmaz.
             Ancak ücret ve varsa fazla mesai gibi kazanılmış haklar yine de ödenmelidir.

Hayır. İşin yeri, ücreti veya çalışma saatleri gibi esaslı değişiklikler işçinin yazılı onayı olmadan yapılamaz. Aksi halde işçi, sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Ancak işçi ve işveren arasında düzenlenmiş iş sözleşmesi ve bu sözleşmede yer alan maddeler de önem arz etmektedir.

Genel olarak hayır. Ancak işverenin ücret ödememesi, mobbing uygulaması, sigortasız çalıştırması gibi haller varsa, kendi isteğinizle ayrılsanız bile bu ücret alacaklarının işverene ihtar edilmesi halinde ücret alacakları ile birlikte kıdem tazminatı hakkı doğabilir.

Genellikle 2 yıl, ancak kazanın öğrenilmesinden itibaren 10 yılı geçemez. Kusur oranı ve zararın boyutu da bu davalarda verilecek karar açısından önemlidir. Bu sebeple dava açmadan önce değerlendirme için bir avukattan destek almalısınız.

Hayır. Kiracının tahliyesi yalnızca Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilen nedenlerle mümkündür.
Örneğin;

  • Kira bedelinin ödenmemesi
  • İhtiyaç nedeniyle tahliye
  • Yeni malik tarafından kullanım ihtiyacı
  • Kiracının yazılı tahliye taahhüdü vermesi

Evet, ancak bazı koşullar vardır.
Yeni malik, satın alma tarihinden itibaren 1 ay içinde kiracıya yazılı bildirim yapmalı ve 6 ay sonunda ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açmalıdır.

Evet. Ancak ortaklardan biri diğerlerinin rızası olmadan payını satamaz.
Paydaşlar anlaşamazsa, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açılabilir.

Bu durumda müdahalenin men’i davası açma şansınız bulunmaktadır.
Mahkeme, kadastro kayıtları ve bilirkişi incelemesi ile sınır ihlalini tespit eder.

İmar planı değişiklikleri idari işlemdir.
Menfaatinizin ihlal edildiğini düşünüyorsanız, plan değişikliğine karşı iptal davası açabilirsiniz.
Bu davalar idare mahkemelerinde görülür.

            Bu durumda ecrimisil davası açabilirsiniz.
Yani taşınmazı sizden izinsiz kullanan kişiden, haksız işgal tazminatı talep etme hakkınız var.          

           Ancak burada ihtar şartı olarak adlandırdığımız intifadan men koşulunun yerine getirilmiş olması önemlidir.
           Ecrimisil, taşınmazın size ait kısmının izin alınmadan kullanılması halinde, emsal kira bedeli üzerinden hesaplanır ve geriye dönük 5 yıla kadar talep edilebilir.

           Bu davalar oldukça aşamalı ve uzmanlık isteyen davalardır bu sebeple ecrimisil davalarınızı bir avukat eşliğinde yürütmeniz büyük önem taşımaktadır.

          Mesafeli satışlarda, hiçbir gerekçe göstermeden ve cezai şart ödemeden 14 gün içinde cayma hakkınızı kullanabilirsiniz.
          Satıcı, ürün iadesini aldıktan sonra en geç 14 gün içinde bedeli iade etmek zorundadır.

Ürünü iade etmek istedim ama satıcı kabul etmedi, ne yapmalıyım?
            Satıcı iade talebinizi reddederse, satın aldığınız bedelin değerine göre Tüketici Hakem Heyeti’ne ya da Tüketici Mahkemelerine başvurabilirsiniz.

Evet             Hakem heyeti kararları mahkeme kararı niteliğindedir ve ilamlı icra takibi yapılabilir.
Ancak taraflardan biri karara katılmıyorsa, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Tüketici Mahkemesi’ne itiraz edebilir.

Hakkınızda şikayet veya ihbar varsa, soruşturma aşamasında savcılık ya da ilgili kolluk birimi sizi ifade vermeye çağırabilir.
          Bu durumda mutlaka bir avukat eşliğinde ifade vermeniz hak kaybı yaşamamanız açısından çok önemlidir.

Genel olarak gözaltı süresi en fazla 24 saattir.

Toplu suçlarda ve bazı özel durumlarda bu süre 4 güne kadar uzatılabilir.
Kişi bu sürenin sonunda ya serbest bırakılır ya da Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilir.

  • Gözaltı, soruşturma aşamasında geçici bir tedbirdir.
  • Tutuklama, mahkeme kararıyla verilen özgürlüğü kısıtlayıcı bir koruma tedbiridir.
    Tutuklama kararı için kuvvetli suç şüphesi ve kaçma ya da delilleri karartma ihtimali bulunmalıdır.

Bir kişiye onur, şeref veya saygınlığını zedeleyecek söz söylenmesi veya davranışta bulunulması hakaret suçunu oluşturur.
Ancak eleştiri niteliğindeki sözler ya da beddua niteliğindeki sözler hakaret sayılmaz.

             Unutmamak gerekir ki; bir kişinin gıyabında yani arkasından hakaret edilmesi de kanun kapsamında suç kabul edilmiştir.

Evet.
Haksız yere tutuklanan ve gözaltına alınan kişi “haksız tutuklama tazminatı” talep edebilir. Mahkemece verilecek tazminat miktarı, kişinin tutuklandığı dönemdeki gelir durumu, tutuklulukta geçirdiği süre vb. koşullara göre değişkenlik göstermektedir.

Evet.
Alacaklı kişi, elinde belge veya senet olmasa dahi ilamsız icra takibi başlatabilir.
Ancak borçlu, takibe karşı 7 gün içinde itiraz ederse, takip durur ve süreç mahkemede devam eder.

Borç tamamen ödendiğinde, icra dosyasına ödeme makbuzu sunularak haczin kaldırılması ve dosyanın kapatılması talep edilmelidir.

Nafaka borçları, icra takibine konu edilebilir.
Ödenmezse, borçlu hakkında nafaka yükümlülüğünü ihlal ettiğinden ötürü icra ceza mahkemelerine şikayet davası açma hakkınız  bulunmaktadır. İcra Ceza Mahkemelerince 3 aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir.
Bu hapis cezası borcu ortadan kaldırmaz, sadece ödeme baskısı niteliğindedir.

Borçlu, icra dairesinde belirli bir ödeme planı taahhüdü verir.
Bu planı ihlal ederse, taahhüdü ihlal suçu oluşur ve 3 aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir.

İcra dosyalarında yalnızca asıl alacağın ödenmesi dosyanın kapanması için yeterli değildir. Asıl alacak ile birlikte; takibin açılmasından itibaren geçen sürede işleyen faiz, icra müdürlüklerine ödenmesi gereken harçlar ve takibin avukat aracılığıyla başlatılmış olması halinde  kanuni vekalet ücreti borçlu tarafından ödenmek zorundadır. Aksi halde icra dosyası derdest kalır ve dosya kapsamında varsa hacizler devam eder.

Misyonumuz

Önver Hukuk Bürosu olarak misyonumuz; müvekkillerimizin ihtiyaçlarını doğru anlayarak haklarını en üst düzeyde korumak ve hukuki süreçlerde güvenilir bir rehber olmaktır. Her davada ve danışmanlık sürecinde şeffaf, çözüm odaklı ve etik bir yaklaşım benimseyerek, en doğru hukuki yolu tespit ediyor ve etkili çözümler sunuyoruz. Amacımız, sadece davaları kazanmak değil; müvekkillerimizin hukuki süreç boyunca kendilerini güvende hissetmelerini sağlamaktır.Biz, güven, şeffaflık ve profesyonellik ilkeleriyle hareket ederek, hukukun her alanında müvekkillerimize etkin ve güvenilir çözümler sunmayı hedefliyoruz.

Vizyonumuz

Önver Hukuk Bürosu olarak; müvekkillerimiz için en doğru hukuki yolu tespit ederek, her süreçte adaletin ve etkin çözümün öncüsü olmayı hedefliyoruz. Hedefimiz, sadece hukuki sorunları çözmek değil; aynı zamanda müvekkillerimize güven veren, yenilikçi ve fark yaratan bir deneyim sunmak.

Değerlerimiz

Onver Hukuk olarak her adımımızda adalet, güven ve etik değerlere bağlı kalırız. Müvekkillerimize karşı şeffaf, çözüm odaklı ve sorumlu bir yaklaşım benimsiyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesinden ödün vermeden, gizlilik ve dürüstlük çerçevesinde hizmet sunuyoruz. Sürekli gelişimi hedefleyerek, değişen dünyada modern ve etkili hukuki çözümler üretiyoruz.

Hemen ARa
OR

Hızlı Randevu İçin Tıklayınız