ZİNA YA DA HAYATA KAST SEBEBİYLE BOŞANMA KARARININ EDNİLMİŞ MAL REJİMİNİN TASFİYESİNE ETKİSİ

1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanun’a göre, taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça evlilik birliği içerisinde yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bu rejime göre evlilik birliği süresince edinilen mallar; kişisel mal olmadıkça ya da kişisel mallar kullanılarak edinilmedikçe tarafların ortak malı olarak kabul edilir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi durumlarında, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sona ermektedir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi ile hayatımıza giren kavramlar; katılma alacağı, artık değer, denkleştirme alacağı şeklinde sıralanabilir. Bu kavramlar Yargıtay 8. HD, 09.05.2017, 2015/16945 E. 2017/6716 K. Sayılı kararında “Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ( TMK m. 229 ) ve denkleştirmeden ( TMK m. 230 ) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının ( TMK m. 219 ) toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin ( TMK m. 231 ) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır ( TMK m. 236/1 ). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.” Şeklinde tanımlanmıştır.

Zina sebebiyle ve hayata kast sebebiyle boşanma halinde; Türk Medeni Kanunu’nun 236/2. Maddesi gereğince hakim kusurlu olan eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına ya da kaldırılmasına karar verebilir. Bu durum tabiri caizse;  Türk Hukuk sisteminin zina eden ya da hayata kast eden eşe bir cezası olarak nitelendirilebilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2015/18037 E. 2017/11613 K. Sayılı 27.09.2017 Tarihli Kararı da

“…erkek tarafından TMK’nun 161.maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanma davası açıldığı, kadın tarafından TMK’nun 166/1.maddesi uyarınca şiddetli geçimsizlik sebebiyle karşı boşanma davası açıldığı, mahkemece kadının zina yaptığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların TMK’nun 161. ve 166/1.maddesi uyarınca boşanmalarına karar verildiği ve kararın bu hali ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. TMK’nun 236/2. maddesi “Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, TMK’nun 236/2 maddesinin uygulanması gerektiği savunmasında bulunmuştur. Mahkemece davalının bu savunması yönünden olumlu ya da olumsuz bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan katılma alacağına hükmedilmesi isabetsiz olmuş; hükmün bu sebeple bozulması gerektirmiştir… şeklindedir.

  • Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda ; iddiaların ileri sürülmesi, ispat edilmesi ve yargı sürecinin takibi özel bir uzmanlık isteyen dava türlerindendir. Hak kayıplarına uğramamak ve sürecinizi en doğru şekilde yürütebilmek adına davalarınızın takibinde bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.
  • Önver Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
  • Av. Aleyna ÖNVER

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir